Concept – Inklusion ve kadin muzeleri [PDF]

“Konsept”i PDF olarak indirmek için tıklayın ... Kapsayıcı prensiplerle çalışan kadın müzeleri, kadın tarihini yeniden y

6 downloads 22 Views

Recommend Stories


Inklusion
Suffering is a gift. In it is hidden mercy. Rumi

inklusion
It always seems impossible until it is done. Nelson Mandela

Inklusion
Never wish them pain. That's not who you are. If they caused you pain, they must have pain inside. Wish

Inklusion
You have survived, EVERY SINGLE bad day so far. Anonymous

KADIN VE MİRAS
Be like the sun for grace and mercy. Be like the night to cover others' faults. Be like running water

KADIN ve YÖNETİCİ
I want to sing like the birds sing, not worrying about who hears or what they think. Rumi

SUÇ VE KADIN
Love only grows by sharing. You can only have more for yourself by giving it away to others. Brian

KADIN ve SÖMÜRÜ
So many books, so little time. Frank Zappa

KURAN VE KADIN
Everything in the universe is within you. Ask all from yourself. Rumi

TANRIÇALAR VE KADIN BELLEĞİ
Your task is not to seek for love, but merely to seek and find all the barriers within yourself that

Idea Transcript


SHOW

Inklusion ve kadin muzeleri International Women’s Museums Conference WOMEN'S MUSEUMS: CENTRES OF SOCIAL MEMORY AND PLACES OF INCLUSION

Konsept // Concept [Please scroll down for English] Kadın Müzesi: Toplumsal Bellek Merkezi ve Kapsayıcı Mekan Uluslararası Kadın Müzeleri Konferansı 20 – 22 Ekim 2016, İstanbul

“Konsept”i PDF olarak indirmek için tıklayın Kadın Müzesi:Toplumsal Bellek Merkezi ve Kapsayıcı Mekan – Uluslararası Kadın Müzeleri Konferansı, kadın müzelerinin 21. yüzyılda toplumda değişime yol açan bir aktör olarak oynadığı rolü tartışmak için, İstanbul Kadın Müzesi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi, İletişim Fakültesi ortaklığı ile düzenleniyor. BU KONFERANSI NEDEN ORGANİZE EDİYORUZ?

Kadın Müzesi: Toplumsal Bellek Merkezi ve Kapsayıcı Mekan – Uluslararası Kadın Müzeleri Konferansı, kadın müzelerinin toplumsal değişimde oynadığı rolü, toplumsal bellek ve kapsayıcı kültür çalışmalarına kavramsal yaklaşımlarını, aşağıdaki başlıklar çerçevesinde tartışmayı amaçlıyor: Kadın müzelerinin toplumsal bellek ve farkındalık araştırmaları ve sergileme konseptleri Kadın müzelerinin toplumsal çeşitliliği yansıtan toplumsal bellek sürecini, sürekli yeniden inşa etme konseptleri Kadın müzelerindeki “kapsayıcı müze” olma hedeflerinin tanımları “Kapsayıcı” platform işlevini gerçekleştirirken, kadın müzelerinin işbirliği yaptıkları toplumsal aktörler Kadın müzelerinin, tartışma ve toplumsal katılım platformu olma hedeflerini gerçekleştirme stratejileri Kadın müzelerinin toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı demokratik toplum diyaloğu platformu konseptleri UNUTMA, HATIRLAMA VE ÇEŞİTLİLİK ARASINDAKİ İLİŞKİDE KADIN MÜZELERİNİN ROLÜ NEDİR? Kapsayıcılık Kapsayıcılık, kültürel çeşitliliği güçlendirir, kültürel çeşitlilik ise toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten demokratik toplumun ön koşuludur. Toplumsal özgürleştirici çalışma konseptleriyle, kadın müzeleri alternatifler sunarak resmî tarihi, kültürü, sanatı ve gündelik yaşam algısını yeniden şekillendirdiler. Toplumu yansıtmadaki farklı yorumlarıyla, toplumlarının üyeleri arasında olduğu kadar, aynı toplumun kadınları arasında da çeşitliliği kabul etmedeki hassalığın gelişmesine ve aktif iletişime destek oldular. Düzeltici müdahaleler

Bellek ve tarih eşanlamlı değildir. Bellek, yaşamın içinde ve unutma ile hatırlama arasındaki diyaloglara bağlı olarak gelişen bir yapılanma sürecidir. Müzeler, bellek oluşturan aile albümleridir, fakat bu albümlerde çoğunlukla etnik ve kültürel çeşitlilik eksikliği ve toplumsal cinsiyet yanlılığı vardır.

Alternatifler üreten bir muhalefet mekanı olan kadın müzeleri, toplumsal cinsiyetler arasında ve toplumu oluşturan kültür gruplarının karşılıklı takdir ve saygı zemininde iletişim kurabilmeleri için, eleştirel çalışma konseptleriyle geleneksel müzeleri esinlendirerek, düzeltici müdahalelerde bulundular ve bu tür çalışmalara halen ihtiyaç vardır. KADIN MÜZELERİ SOSYO-KÜLTÜRÜ NASIL ETKİLEDİ? Alternatif muhalefet

Kadın müzeleri ortaya çıkıncaya kadar, müzeler otoritesi tartışılmayan elit kültür kurumlarıydı. Yürekli, sebatlı ve yaratıcı kadınlar, tarihte kadınları aktif özne olarak sunan “Herstory” konseptini, özel girişimleriyle kurdukları müzelerinde genellikle gönüllü çalışarak ve çok küçük bütçelerle uyguladılar. Geleneksel müzelerin yanında ve bu müzelerdeki eksikliklere ayna tutan, alternatif müzeler oluşturdular. Tarihe ve şimdiye farklı bakış

Başlangıçta yerel ve ulusal kültür yönetimlerinin ve geleneksel müzelerin, kadın müzelerini ciddiye almamalarına ve göz ardı etmelerine rağmen, kadın müzelerinin kısa tarihi, bu müzelerin tarihe ve şimdiki zamana bakışta; bir çok başka kadına da geniş ufuklar açtığının örnekleriyle dolu. Bu müzelerde, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, çeşitlilik, çevre sorunları, savaş ve barış gibi konular tartışılırken yeni bir dil ve toplumsal cinsiyeti gözardı etmeyen bir tarih anlayışı geliştirildi ve geliştirilmeye devam ediliyor. Değişimde itici güç

Uluslararası Müzeler Konseyi’nin (ICOM), 2008 yılındaki Uluslararası Müzeler Günü teması “Müzeler: Toplumsal Değişim ve Gelişmenin Aktörleri” olarak dile getirilmişti. 2013 yılının teması ise “Müze (bellek + yaratıcılık = sosyal değişim)” olmuştu. Müzeler ve toplum arasındaki bağlantıların önemine ve müzelerin sorumluluğuna işaret eden bu motto, gündemde kalmaya devam ediyor. Bu nedenle resmî tarihe eleştirel bakışlarıyla ve alternatifler modeller sunmalarıyla, kadın müzelerinin sosyo kültüre etkileri daha dikkat incelenmeye değer bir konu olarak önemini koruyor. Zenginleştirici tartışmalar Feminist kadın çalışmalarının ve feminist tarih araştırmalarının, kadın bakış açısıyla tarihi yeniden şekillendirmesi, kadın müzelerine giden yolu açtı. Kadınların tarihini görünmez yapan, kadına müzede bakılacak obje olarak pasif yer veren geleneksel müzecilik anlayışına karşı alternatifler üreten kadınların, müzelerde kadınları görünür kılma çalışmaları 1980’lerde başladı. 1981 yılında Bonn’da açılan Frauenmuseum, “kadın müzesi” tanımını dünyada ilk kez kullanan müze oldu.

2016 itibariyle etnoloji, arkeoloji, tarih, siyaset, sanat, barış, spor ve daha birçok farklı konuya odaklı çalışan tüm kıtalara yayılmış 70’den fazla kadın müzesi bulunmaktadır. Kadın müzeleri, bünyelerinde yürüttükleri araştırmalarıyla ve yorumlarıyla geçmiş ve şimdi arasındaki ilişkiye işaret ederken, siyasal, ekonomik ve kültürel faktörlerin kadınların günlük yaşamları üzerindeki etkilerini vurguluyorlar, toplumu bilinçlendiriyorlar, hafızayı şekillendiriyorlar, kadınlara ve genç kızlara rol modelleri öneriyorlar, kadın tarihini gündemde tutuyorlar, günümüz kadın yaşamını görünür kılıyorlar ve toplumsal cinsiyet eşitliği tartışmalarını müzelere taşıyorlar. Düşünce ve eylem alanı

Alternatif üreten bir muhalefet mekanı olarak ortaya çıkan kadın müzeleri, sundukları yeni bakış açılarıyla, geleneksel müzelerin toplum, tarih, kültür algısını ve neyin “sergilenmeye değer” olduğu konusundaki anlayışlarını dönüştürmeye zorlarken, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı demokratik bir toplum için de düşünce ve eylem alanı oluşturuyorlar. Kadın müzeleri 1980’li yılların başında geleneksel müzelerde kadınların temsili konusuna alternatif modeller üreterek çalışmalarına başladılar. Günümüzde ise artık “güç”, “siyaset”, [1] “ekonomi”, “hatırlama kültürü”, “kimlik”, “çeşitlilik”, “kapsayıcılık” gibi kadın yaşamlarının önemli faktörlerini tartışıyorlar.

Toplumsal bellek, yaşamla bağlantı halinde ve devamlı oluş içinde olan bir süreçtir, sürekli yeniden yaratılması gereklidir. Kapsayıcı prensiplerle çalışan kadın müzeleri, kadın tarihini yeniden yazarlarken, farklı kültürel, etnik ve dini kökenden, farklı toplumsal katmanlardan, cinsel kimliklerden kadınların katkılarını görünür kılıyorlar, toplumun ve toplumsal değişikliklerin yansıdığı bir mekan oluyorlar. Daha önce kadın tarihinde / hafızasında dışlananlara temsil ve katılım fırsatı sunacak konseptler geliştiririyorlar, kültürel kapsayıcı kurumlar olarak çalışıyorlar. İSTANBUL’DAKİ KONFERANSIN KADIN MÜZELERİ AÇISINDAN ÖZEL ANLAMI NEDİR?

Bugüne kadar kadın müzeleri bir çok kez buluştular. Bu buluşmalarda ve kongrelerde, ağırlıklı olarak kadın müzelerinin örgütsel sorunları ele alındı. İstanbul’daki konferansta tartışılması öngörülen içerik, dünya kadın müzeleri gündeminde ilk kez tartışılacak.[2] Halbuki bir çok kadın müzesi yıllardır farklı alanlarda kapsayıcı konseptli içerikler geliştiriyorlar, hatta bazı müzeler kapsayıcı müze olma prensibi ile kuruldular.

İlk kadın müzesinin ortaya çıkışından sonra aradan geçen 40 yılda edinilen deneyimler ışığında, kadın müzelerinin kapsayıcı toplum konseptine katkılarını, uluslararası bir konferans çerçevesinde inceleme ve tartışma zamanının geldiğini düşünüyoruz. KONFERANSTA NELER YAPILACAK?

Dünyanın farklı ülkelerinden kadın müzeleri bir araya gelecekler ve çalışma hedefi ve organizasyon prensibi “sosyal bellek” ve “kapsayıcılık” olan kadın müzelerinde hangi somut projelerle hayata geçirildiğini tartışılacak; Kadın müzelerinin kendi toplumlarındaki farklı kültürleri veya kültürel kimlikleri sunma deneyimleri paylaşılacak; Tarih, sanat, toplumsal cinsiyet, toplumu yansıtma konularının teorik, eleştirel ve uygulama alanları için platform oluşturulacak; Hatırlama kültürü, çeşitlilik, kapsayıcılık prensibi ile çalışan kadın müzeleri arasında iletişim sağlanacak; Kapsayıcı konseptle çalışan kadın müzeleri temsilcileri, müze ve toplumsal cinsiyet konusunda çalışan akademisyenler, küratörler, sanatçılar ve müze profesyonelleri bir araya gelecekler. Ortak ilgi alanı bazında ilişkiler ağı için ortam yaratılacak. KONFERANS NEDEN KESİŞİMSELLİK KONULU BİR TARTIŞMA İLE BAŞLIYOR?

Kesişimsellik teorisi sosyal kimliklerin çoğul boyutları arasındaki ilişkiye dikkat çekiyor. Sosyal kimliklerin çoğulluğunu kadın müzesi fikri ile tekrar düşünmek, kadın müzelerinde hangi “unutmalar”ın mümkün olabileceğini birlikte görme fırsatı yaratacak. Çünkü “Kadın Müzesi” sıfatını taşımak, bir müzeyi doğrudan kapsayıcı müze yapmıyor. Kadın müzeleri arasında resmî tarih anlayışıyla çalışan, ya da olduğu ülkedeki farklı kadınlık deneyimlerini yansıtmayan kadın müzesi örnekleri de bulunuyor.

Açılış panelindeki tartışma, her kadın müzesinin kendi müze tasavvurunu yeniden düşünmesine neden olabilecek. Kadın müzelerinin kendi ortaya çıkış nedenlerine yol açan taraflılık ya da görmezden gelme hallerinden, kadın müzelerinde nasıl kaçınılabileceğine ışık tutacak. Farklı kadınlık deneyimlerini temsilde uygulanabilecek konseplerin ve toplumsal belleğe kapsayıcı yaklaşımın genel çerçevesini oluşturmamıza yardım edecek. [1] “Kapsayıcı” terimini ICOM Cultural Diversity Charter (2010); UNESCO Universal Declaration on Cultural Diversity (2001) belgelerinde ifade edilen kapsamda kullanıyoruz. Kapsayıcı müze, toplumun dışlanan birey ya da topluluklarını kültürel temsile dahil eder, görmezden gelinenlerin kültürel katılımına ve görünürlüğüne olanak sağlar.

[2] Dünya kadın müzeleri iletişim ağı The International Association of Women’s Museums (IAWM) 2012 yılında kuruldu. Her iki yılda bir farklı bir ülkedeki kadın müzesinin ev sahipliğinde yapılan toplantılar, kadın müzelerinin toplumda gördüğü kabul, uluslararası kadın müzeleri toplantılarının düzenlenmesi, kadın müzeleri arasındaki işbirliğinin yoğunlaştırılması, International Council of Museums (ICOM) bünyesinde kadın müzeleri seksiyonu oluşturulması çalışmaları gibi, kadın müzelerinin kurumsal yönleriyle ilgili gündem maddelerini içerir.

IAWM’ın düzenlediği toplantılar haricinde 2010 yılında Viyana’da Gesellschaft für Kulturanalytik`in düzenlediği “Frauen: Museum, Zwischen Sammlungsstrategie und Soziale Plattform” (Kadın: Müze, Koleksiyon Stratejisi ve Sosyal Platform dengesi ) toplantısında sanatçılar, kültür yöneticileri ve akademisyenler kültür politikalarının geleceği bağlamında kadın müzelerinin işlevlerini tartıştılar. Konsept: Meral Akkent, İstanbul Kadın Müzesi Konferans hakkında daha geniş bilgi için: [email protected] DÜZENLEYEN KURUMLAR İstanbul Kadın Müzesi “Kapsayıcılık”, İstanbul Kadın Müzesi’nin kurumsal ideali ve prensibidir. Müzenin çalışmalarının temel ilkesi kapsayıcı bir İstanbul kadın tarihi tesisine katkıda bulunmaktır.

Türkiye’nin ilk, dünyanın üçüncü kent kadın müzesi olan İstanbul Kadın Müzesi, 25 Eylül 2012 tarihinde sanal müze olarak Türkçe, İngilizce, İtalyanca ve Almanca dillerinde açıldı. Geçmişi hatırlamak özellikle kadın bağlamında çok zordur. Geçmişi unutmamak özellikle kadın bağlamında çok önemlidir. Belgesi saklanmayan geçmiş unutulur, değiştirilir, reddedilir. İstanbul Kadın Müzesi, kentin 2675 yıllık kadın tarihine bakışıyla, alternatif bir model ve kentin kültürleri arasında bir barış diyaloğu projesidir.

Uzun vadede mekân sahibi de olmayı hedefleyen İstanbul Kadın Müzesi, ziyaretçilerle iletişimini, hergün müzenin Facebook ve Twitter hesaplarında sanal sergideki biyografiler bağlamında ve Türkçe, İngilizce ve Almanca dillerinde uygulanan “Mini Müze Pedagojisi” programıyla ve yılda bir kez, müzenin “Kadın Kültür Mirası Programı” çerçevesinde düzenlenen uluslararası buluşmalarla sağlamaktadır. Bu bağlamda 2013 yılında Türkiye’nin ilk savaş ve gezi fotoğrafçısı Semiha Es’in 100. doğum günü nedeniyle “Semiha Es – Uluslararası Kadın Fotoğrafçılar Sempozyumu”; 2014 yılında Türkiye’de kadınların üniversitede 100 yılı nedeniyle “Akademide Cinsiyet Eşitliği İyi Örnekler Uluslararası Sempozyumu” gibi etkinlikleri Sabancı ve Koç Üniversiteleri ortaklıklarıyla gerçekleştirmiştir. İstanbul Kadın Müzesi’nin internet adresi: http://www.istanbulkadinmuzesi.org/ İstanbul Kadın Müzesi’nin Facebook adresi: www.facebook.com/IstanbulKadinMuzesi İstanbul Kadın Müzesi tanıtım videoları: https://www.youtube.com/watch?v=EeW6TA1RFW4 https://www.youtube.com/watch?v=8sgiQ8_r6ns İstanbul Bilgi Üniversitesi – İletişim Fakültesi

İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi, iletişimin, sosyal hayatın her alanına nüfuz ettiği, ancak henüz “insanlığın bir başarısı” olarak adlandırılamayacağı bir dünyada, bireylerin, “anlamın kontrolünü ele almalarını” sağlayacak ve onun tarafından kontrol edilmelerini önleyecek bir eğitim vermek için çaba harcıyor. İletişim Fakültesi, düşüncenin yalnızca sözcüklerle değil, görüntüler ve seslerle de ifade edilebileceği anlayışının yanı sıra eleştirel düşünce alışkanlığını geliştirmeye büyük önem veriyor. Küresel ve yerel olan her şey, mümkün olan her biçimde iç içe geçerken, İletişim Fakültesi, müfredatın bir süreç olduğunun ve hem ulusal hem de uluslararası özellikler göstermesinin öneminin bilincinde. Fakülte ayrıca sosyo-kültürel bağlamı ve değerleri de gözardı etmiyor. İletişim Fakültesi, iletişimin teknoloji ve araç-gereçle bağlantısının da bilincinde. Bu nedenle, teknolojik yenilikler yakından takip ediliyor, bu yeniliklere hızla adapte olunuyor. Teknik olanaklar sürekli güncelleniyor ve öğretimle etkin biçimde bütünleştiriliyor. Teknolojik yeniliklerin kültürel ve sanatsal etkileri ve sonuçları, bizim eğitim anlayışımız için çok önemli. Bu bağlamda, değişikliklerden kaynaklanan ihtiyaçlara hızlı cevap verebilmek, esneklik sağlamak için müfredat yeniden yapılandırılıyor.

İletişim Fakültesi, disiplinlerarası ve çok-disiplinli bir öğretim perspektifine sahip olmanın yanı sıra, bölümleri arasında diyalog kurmayı ve böylece farklı disiplinlerden gelen öğrencilerin işbirliğini sağlamayı amaçlıyor. Öğrenciler böylelikle, medyanın teori ve pratiği, sanat yönetimi, film ve televizyon, görsel iletişim tasarımı, gazetecilik, fotoğraf ve video, halkla ilişkiler, reklam gibi birbiriyle ilişkili alanlarla da tanışıyorlar. Tüm bu alanlar, öğrencilerin eğitim yaşamlarında ve kariyerlerinde doğru yönleri bulmalarını sağlayacak büyük bir “bilgi haritası” oluşturuyor. Konferans organizasyon grubu: Derya Acuner İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi Yüksek Lisans Programı öğrencisi Meral Akkent Sosyolog, İstanbul Kadın Müzesi küratörü, İstanbul Kadın Kültür Vakfı Kurucu Üyesi Asu Aksoy İstanbul Bilgi Üniversitesi, Kültür Politikaları ve Yönetimi Araştırma Merkezi (KPY) Müdürü (Doç. Dr.), Öğretim Üyesi Suay Aksoy Uluslararası Müzeler Konseyi (ICOM) Başkanı Tomur Atagök Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Türkiye’nin ilk Müzecilik Yüksek Lisans Programı’nın kurucusu (Prof. Dr.), sanatçı Itır Erhart İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi (Doç. Dr.) Şehlem Kaçar İstanbul Bilgi Üniversitesi, İletişim Bilimleri bölümü doktora öğrencisi Burcu Karakaş Basın Danışmanı Ege Zeytun Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencisi Katkıları için teşekkürlerimizle: Gül Aydın Dokuz Eylül Üniversitesi, Müzecilik Bölümü yüksek lisans öğrencisi Lee Cockshott Performans sanatçısı Vivien Cockshott Martin Luther Halle-Wittenberg Üniversitesi, Kültürlerarası Araştırmalar ve İletişim Bölümleri öğrencisi Kristina Kraemer Doktora Öğrencisi, World Heritage Studies, Paderborn Üniversitesi, Almanya Vincenza Rubini Victoria and Albert Museum Merve Sarılı İngilizce Öğretmeni Seda Yılmaz Yazar

Women’s Museums: Centre of Social Memory and Place of Inclusion International Women’s Museums Conference 20 – 22 October 2016, Istanbul

Download “Concept” as PDF Women’s Museums: Centre of Social Memory and Place of Inclusion -International Women’s Museums Conference will be organised by the Women’s Museum Istanbul and the Faculty of Communication at İstanbul Bilgi University to examine the contributions of women’s museums as encouraging actors for changes in society in the 21st century. WHY SUCH A CONFERENCE? Women’s Museums: Centre of Social Memory and Place of Inclusion – International Women Museum’s Conference is aiming to discuss the following points with relation to the role of women’s museums in social change, their approach to social memory and inclusive cultural practices: Exploring and understanding social memory in women’s museums Concepts of women’s museums to create and re-create the ongoing process of social memory with reference to diversity Conceptual approaches of women’s museums for an inclusive policy in museums Cooperation partners of women’s museums to transform the museum into a platform for inclusion Strategies of women’s museums to develop a platform for debate and social involvement Concepts of women’s museums as a public platform for gender-democratic dialogue WHAT IS THE ROLE OF WOMEN’S MUSEUMS IN FORGETTING, REMEMBERING, AND DIVERSITY? Inclusion Inclusion strengthens cultural diversity and cultural diversity is an important precondition of gender-equal democracy building. Because of their emancipatory concepts women’s museums are corrective institutions. They reshape the traditional perception of history, culture and everyday life and point to alternatives, thus creating an attitude of acceptance and active concern towards others. Corrective Intervention Memory and history are not synonymous. Memory is always in the process of being made, it is formed through a constant dialogue in society about forgetting and remembering. Museums are family albums forming the memory of societies, but too often gender-biased and without reflecting ethnic diversity. Corrective intervention of women´s museums for an appreciating communication and respectful contact among the members of society is still needed. WHAT ARE THE SOCIO-CULTURAL IMPACTS OF WOMEN`S MUSEUMS? Alternative opposition Museums were untouchable elite institutions until women’s museums appeared. Following their idea of “herstory” as a cultural alternative to “history” courageous women’s groups established new museums showing women as acting subjects. These museums were mostly created through voluntary work, with very small budgets, but great creativity and incredible persistence. A new perspective of the past and the present Even though during the initial phase women’s museums were ridiculed and ignored by local and national administrations as well as traditional museums, the short history of women’s museums shows that they created open forums for all those who show the courage to leave their roots behind and explore new opportunities. They have developed a new language and a gendered view of the conception of history when looking at aspects such as gender discrimination diversity in general, environmental degradation or war and peace. Catalyst of social change In 2008 the theme chosen by the International Council of Museums (ICOM) for the International Museum Day was “Museums as Agents of Social Change and Development.” The theme for 2013 was “Museums (memory + creativity = social change)”. In future we will see a still greater focus on links between museums and social issues. Women’s museums with their key concepts and challenges of their ideas can be seen as an especially important catalyst of social change in society. Enriching debates Strategies to make women visible and to discuss thinking loops and blockades in displaying women’s history in museums started in the 1980’ies. Feminist women’s studies and feminist history research defined history and the history of women from the women’s point of view, thus opening the path leading to the creation of women’s museums. The first women’s museum which used the definition “Women’s museum” in its name was the Frauenmuseum Bonn established in 1981. In 2016 there are more than 70 women’s museums worldwide represented on all continents with ethnological, archeological, historical, political content or focussing on women in the arts. In their research and analyses women`s museums draw attention to the interdependence of present and past in women’s lives, show the political, economic, and cultural influences on women’s daily lives, raise consciousness, form memory, offer role models to women and young girls, keep women’s past cultures alive, make modern life of women visible and introduce gender equality into museums. A place for ideas and actions Having such aspirations women’s museums are corrective institutions and their influence force traditional museums to transform their perception of society, history, culture and their ideas of what is worth displaying. By doing so women’s museums form positive conditions for a gender-democratic society, opening a space for discussion and action. While in the beginning of the 1980s discussions about women’s museums were mainly focussed on the representation of women in traditional museums, women’s museums in the 21st century deal with key issues of women’s lives such as “power”, “politics”, “economics”, “culture of remembrance”, “identity”, “diversity” and “inclusion[1]”. Social memory is an active and ongoing process and it must be created and recreated. By rewriting women’s history and making the performance and contributions of women of different cultural, ethnic and religious backgrounds visible women’s and gender museums are a mirror of societies and social changes. Women’s museums are also inclusive institutions. They seek ways to achieve cultural inclusion by representing those who are often excluded in the women’s memory, thus offering an opportunity for them to participate. WHAT IS THE SIGNIFICANCE OF THE CONFERENCE IN ISTANBUL FOR WOMEN’S MUSEUMS? Women’s museums have met multiple times. During these meetings, the organisational problems of women’s museums were given primary importance. Although many women’s museums have developed inclusive content in different topics over the years (and some were even founded for the specific purpose of being inclusive), the conference in Istanbul will debate about the various concepts of inclusion practiced in women´s museums for the first time[2]. We believe after 40 years of women’s museum experience, time has come for us to analyze and discuss the contribution of women’s museums to the concept of social inclusion at an international meeting. WHAT ARE THE GOALS OF THE CONFERENCE? To bring women’s museums from different countries of the world together to discuss their concrete projects realising “Social Memory” and “Inclusion” as goals and organisational principles; To share experiences of women’s museums about displaying different cultures or cultural identities within a society; To provide a platform to address theory, criticism and practice in displaying history, art, gender and the reflection of society; To establish networking within the women’s museums working on the principles of inclusion, diversity and remembrance; To bring Turkish curators together with colleagues from different countries to create lasting relationships and to foster discussion of joint projects. WHY THE CONFERENCE WILL START WITH A DEBATE ON INTERSECTIONALITY? The theory of intersectionality draws attention to the relationship between different levels of social identities. Rethinking the plurality of social identities with the idea of a women’s museum in mind will show us what is easily forgotten. Being a women’s museum does not directly make a museum inclusive. Among women’s museums, there are museums that still work within the official history framework or that do not reflect different female experiences.

The debate in the opening session will enable representatives of women’s museums to think about the concept of their own museum. The debate aims at showing up ways women’s museums could use to avoid biases. It will establish a general framework for the concepts used in exhibiting different female experiences and for the inclusive approach to social memory. [1] We use the criteria for the term “inclusive museum” in accordance with the ICOM Cultural Diversity Charter (2010); UNESCO Universal Declaration on Cultural Diversity (2001). An inclusive museum includes marginalized individuals or groups in its exhibitions, and gives the opportunity for cultural participation and visibility. [2] The International Association of Women’s Museums (IAWM) was established in 2012. Every second year there is an Association Meeting in a different host country. These meetings discuss topics such as the acceptance of women’s museums, initiate collaboration between the women’s museums and plan the next conference. Apart from the IAWM meetings, an additional meeting in Vienna named “Women: Museum, Collection Strategy, and Social Platform” was organized in 2010 by Gesellschaft für Kulturanalytik. Artists, cultural managers and scholars discussed the role of women’s museums in cultural policies. Concept: Meral Akkent, Women’s Museum Istanbul For further information: [email protected] ORGANIZING INSTITUTIONS Women’s Museum Istanbul

“Inclusion” is an ideal as well as an organisational principle for the Women’s Museum Istanbul. The museum’s work is a contribution to creating an inclusive women’s history of the city of Istanbul. The Women’s Museum Istanbul is a community and non-profit organization, the first museum of its kind to be established in Turkey. It opened on September 25, 2012 as a virtual museum with a well-designed website written in Turkish and translated into three other languages: English, German, and Italian.

The museum, operating on a voluntary basis, is dedicated to the more than 2600 years of Women’s history in the city of Istanbul and to the role played by women in the vibrant and multitextured life of the city. The museum aims – in the long run – at having a building of its own.

The aim of the museum is to provide a showcase for the history of women in Turkey, a history which was lost, obscured or disowned all too quickly by the mainstream of opinion, and to share this history as a counterpart to male-dominated historical writing, thus creating an inspiring new cultural model. The memory of the city’s women is kept alive through exhibitions that honor, inform and provide role models from women’s history. The Women’s Museum Istanbul is envisioned as a project to create and encourage understanding and dialogue among the generations, genders and among the different cultural and ethnic groups of the city.

The Women’s Museum Istanbul communicates with visitors via its Facebook and Twitter accounts and offers a “Mini Education Program” every day using biographies in the permanent (virtual) exhibition in Turkish, English and German languages.

The museum organises international meetings within the framework of the museum’s “Women’s Cultural Heritage Program”. In this context the following international meetings were organized in partnership with Sabanci University and Koc University: 2013: “Semiha Es – International Symposium on Women Photographers” commemorating the 100th anniversary of Semiha Es, the first war photographer of the Turkish press. 2014: “The International Symposium on Gender Equality at the Academy – Best Practices” on the occasion of the 100th anniversary of women at the university in Turkey. The website of the museum: www.istanbulkadinmuzesi.org/en Facebook account of the museum: www.facebook.com/IstanbulKadinMuzesi Promotional video of the Museum: https://www.youtube.com/watch?v=jkWqtWVlbHM Faculty of Communication at İstanbul Bilgi University

Communication in today’s world interpenetrates every aspect of social life, and yet it can be called merely a “human achievement”. In such a communication age, the Faculty of Communication at İstanbul Bilgi University strives for an education that encourages and enables individuals to take control of meaning rather than being controlled by it. The Faculty of Communication puts great emphasis on developing the habit of critical thinking, with the understanding that thinking can be articulated not only through words, but also through images and sounds. As the global and the local have merged with each other in every possible way, the Faculty of Communication acknowledges the significance of curriculum as an ongoing process, simultaneously national and international in character. The Faculty also considers that the exchange and interaction of these national and international values must be taken into account. The Faculty of Communication is intensely aware of the significance of the fact that the process of communication is part and parcel of the apparatus of communication. Consequently, technological innovations are closely observed and quickly adopted, technical facilities are continually upgraded and then efficiently integrated into education and training. The artistic and cultural implications of such innovations are of great interest within our mentality of education. In this regard, the curriculum is continuously updated to provide flexibility and adaptability in order to meet the needs arising from such rapid changes.

The distinguishing feature of the Faculty of Communication is that the students of the faculty are offered the opportunity to use their theoretical training in practice. Students are encouraged to participate in genuine job atmospheres that have been established within the faculty. The “learning on the job” strategy directs students to work in actual PR or advertising agencies, on a real television channel or to take part in publishing, all of which ensures for them a quick adaptation to their future careers.

The Faculty of Communication not only employs an inter- and multi-disciplinary perspective in education, it also aims to establish and implement dialogue on a number of levels among its divisions and departments, enabling students to cooperate with other students coming from diverse disciplines and become acquainted with a wide range of interrelated fields of knowledge: the theory and practice of media, art management, film and television, visual communication design, journalism, photography and video, public relations and advertising. All these fields together constitute a large map of knowledge that assures that students navigate in the appropriate direction in both education and career. Organizing Committee Derya Acuner Graduate student of Cultural Management MA Program at Istanbul Bilgi University Meral Akkent Sociologist, curator, Women´s Museum Istanbul, Founding member of Women´s Culture Foundation Istanbul Asu Aksoy Istanbul Bilgi University Faculty of Communications Cultural Management Department, Senior Lecturer (Assoc. Prof.); Director of Cultural Policy and Management Research Centre (KPY) Suay Aksoy President of International Council of Museums (ICOM) Tomur Atagök Founded and chaired the only Museum Studies Graduate Program in Turkey at Yıldız Technical University, 1989 (Prof. Dr.), Artist Itır Erhart Lecturer at Istanbul Bilgi University, Department of Media and Communication Systems (Asst. Prof.) Şehlem Kaçar Currently she pursues her PhD degree at Istanbul Bilgi University Burcu Karakaş Public Information Advisor Ege Zeytun Undergraduate student at Boğaziçi University, studying Political Science and International Relations Special Thanks to: Gül Aydın Dokuz Eylül University, Museum Studies postgraduate student Lee Cockshott Performance artist Vivien Cockshott Student, Martin Luther University Halle-Wittenberg, Departments of Intercultural Studies and Media Studies Kristina Kraemer Doctoral student World Heritage Studies, University of Paderborn, Germany Vincenza Rubini Victoria and Albert Museum Merve Sarılı English teacher Seda Yılmaz Writer

Report this ad

Report this ad Blog at WordPress.com. Inklusion ve kadin muzeleri

Smile Life

When life gives you a hundred reasons to cry, show life that you have a thousand reasons to smile

Get in touch

© Copyright 2015 - 2024 PDFFOX.COM - All rights reserved.